SOLHAN / YÜZEN ADA


Solhan ilçesi Hazarşah Köyü Aksakal Göl Mezrasındaki Ada, o yörede yaşayan halk tarafından keşfedilmiştir. Yüzen Ada, şimdiye kadar görülmemiş bir tabiat olayına sahiptir. Bingöl-Solhan karayolunda 4,5 Km. uzaklıktadır. Yolu stabilize olup, 1,5 km'dir. Yolun asfaltlanması ve gölün ıslahı halinde yerli ve yabancı turistlerin ilgisini artıracaktır.
Bingöl'ün turizmi doğa güzelliklerine dayanır. Yüzen Ada da tamamen doğaldır. Gölün üç tarafı dağlar ve tepelerle çevrilmiş düz arazi üzerinde bulunan krater göl konumundadır. Gölün şimdiki alanı 300 m2'nin üzerindedir. Islahı halinde 500 m2'den fazla olur. Gölün derinliği 50 metreden fazla olduğu sanılmaktadır. Göle devamlı akıntı olduğu tespit edilmiştir. Gölün altından ve kemerlerinden giren su, gölün alt tarafından, gölden daha aşağıdan dereyi beslemektedir. Ufak ufak kaynaklar bu görüşü teyit etmektedir. Yaz ve kış aylarında su seviyesi aynı kalmaktadır. Su tatlı ve berrak olup, herhangi bir madensel tuz ihtiva etmemektedir. Balık yetiştirmek mümkündür. Gölün ortasından hareket eden üç ada vardır. Adalar göl içinde bağımsızdır. Üstüne binildiği zaman sal gibi her tarafa ağır ağır hareket etmektedir. Adanın üzerinde 4-5 tane bodur ve dış budak ağacı mevcuttur. Çevredeki bitkiler gölün mevcut suyu ile beslenmektedir. Ada üzerinde bulunan ot kökleri sarılıcı olması nedeniyle toprak tamamen bitki kökleri ile kaynamış ve yapışmış durumdadır. Ayrıca gölün ortasında bulunan adanın yapısı incelendiğinde çayır, ayrık ot ve suda yetişen çeşitli bitkilerin ada üzerinde mevcut olduğu görülmektedir. Gölün çevresinde de çeşitli bitkilere rastlamak mümkündür. Yeşil alanın dışında kalan arazi gölden çok yüksektir. Çevresi meşe ve yeşil alan ile kaplıdır.







BİNGÖL ÇOBANLARI - KEMALETTİN KAMU



Daha deniz görmemiş bir çoban çocuğuyum.
Bu dağların en eski âşinasıdır soyum,
Bekçileri gibiyiz ebenced buraların.
Bu tenha derelerin, bu vahşi kayaların
Görmediği gün yoktur sürü peşinde bizi,
Her gün aynı pınardan doldurur destimizi
Kırlara açılırız çıngıraklarımızla...

Okuma yok, yazma yok, bilmeyiz eski, yeni;
Kuzular bize söyler yılların geçtiğini.
Arzu, başlarımızdan yıldızlar gibi yüksek;
Önümüzde bir sürü, yanımızda bir köpek,
Dolaştırıp dururuz aynı daüssılayı;
Her adım uyandırır ayrı bir hatırayı:

Anam bir yaz gecesi doğurmuş beni burda,
Bu çamlıkta söylemiş son sözlerini babam;
Şu karşıki bayırda verdim kuzuyu kurda,
'Suna'mın başka köye gelin gittiği akşam.

Gün biter, sürü yatar ve sararan bir ayla,
Çoban hicranlarını basar bağrına yayla.
-Kuru bir yaprak gibi kalbini eline al,
Diye hıçkırır kaval:
Bir çoban parçasısın olmasan bile koyun,
Daima eğeceksin, başkalarına boyun;
Hülyana karışmasın ne şehir, ne de çarşı,
Yamaçlarda her akşam batan güneşe karşı
Uçan kuşları düşün, geçen kervanları an!
Mademki kara bahtın adını koydu: Çoban!

Nasıl yaşadığından, ne içip yediğinden,
Çıngırak seslerinin dağlara dediğinden
Anlattı uzun uzun.
Şehrin uğultusundan usanmış ruhumuzun
Nadir duyabildiği taze bir heyecanla...
Karıştım o gün bugün bu zavallı çobanla
Bingöl yaylarının mavi dumanlarına,
Gönlümü yayla yaptım Bingöl çobanlarına!

BİNGÖL İLE İLÇELERİ VE DİĞER İLLER ARASINDAKİ MESAFELER

Bingöl ile ilçeleri arasındaki mesafeler


Bingöl ile diğer iller arasındaki mesafeler


KARLIOVA’DA GÜNEŞİN DOĞUŞU


Bingöl Karlıova ilçesinin 3250 m. yükseklikteki Bingöl Dağlarının Kale Tepesi'nden güneşin doğuşunu normal durumundan çok farklı seyretmek mümkündür.
Her yıl 15 Temmuz – 15 Ağustos tarihleri arasında en iyi şekilde seyredilir. Güneşin Doğuşu çok değişik şekillerde, normal halinden çok farklı, ve oldukça ilginç görüntüler oluşturmaktadır.
Dünyada Güneşin Doğuşu tam olarak iki yerden izlenir. İsviçre’nin Alp Dağlarından ve Bingöl Dağlarının Kale Tepesi'nden.
Ulaşım Bingöl’den dağın eteklerine kadar taşıt, oradan zirveye kadar ise 25 – 30 dakika yürüyüş ile mümkündür.
Güneş doğarken hafif bir kızartı ile belirir. Bu esnada rengarenk görüntüler meydana gelir. Daha sonra insana korku veren bir karartı şeklini alır. Kızarıklıklar kor parçası haline gelir. Kor parçası içinde insan yüzünü andıran üç büyük leke belirir. Güneş karartı halinden yavaş yavaş açılmaya başlar. Ufukta görülüp tamamlanmak üzere iken altın bir küre gibi görünmeye başlar. Döndükçe etrafa binlerce ışık saçar. Daha önce görülmemiş renkleri o anda görmek mümkündür. Daha sonra güneş elmas parçası gibi kristalleşip eski durumunu almaya başlar. Oldukça heyecanlı anlar yaşatır.





BİNGÖL OTELLERİ



Hotel Sarıoğlu 
Yenişehir Mah., Genç Caddesi 3, 12500 Bingöl
+90 426 213 1757 ‎
+90 426 213 6262
www.sariogluotel.com.tr
Büyük Bingöl Oteli Bingöl Merkez, Genç Cad. PTT Kavşağı 1/B, 12000 Bingöl+90 426 213 6868www.bingolotel.com
Devlet Su İşleri Misafirhanesi Bingöl Merkez, Saray Mah. Düzağaç Mevki, Bingöl+90 426 213 2565
Otel Çınar Bingöl İnönü Mh., 12000 Bingöl+90 426 213 3401+90 426 213 3406‎www.hotelcinar.comwww.bingolotelcinar.com
Atlı Otel Genç Caddesi No. 63 Bingöl+90 426 213 1037
Otel Yenişehir Bahçelievler Mh., 12000 Bingöl+90 426 214 2162
Binkap Termal Tesisleri Bingöl Merkez, Erzurum Karayolu 20. Km., 12400 Bingöl+90 426 252 5003
Bingöl Otelleri için harita >>>
Daha Büyük Görüntüle

BİNGÖL OTOBÜS FİRMALARI

Resmi büyük açmak için lütfen üzerini tıklayınız >>>


Bingöl Otobüs Terminali >>>


Şunu daha büyük bir haritada görüntüle : Bingöl Otobüs Terminali







BİNGÖL KAPLICALARI

Yeri : Bingöl - Karlıova yolu üzerinde.

Ulaşım : Bingöl il merkeze 20 km. havalimanı 12 km. Erzurum - Bingöl karayolu üzerindedir.

Suyun Isısı : 47°C

PH Değeri : 6,1

Özellikleri : Sodyum, Bikarbonatlı, Sülfatlı, kısmen Klorürlü ve radyoaktif bir bileşime sahiptir.

Yararlanma Şekilleri : İçme ve banyo kürleri.

Tedavi Ettiği Hastalıklar : İstanbul Teknik Üniversitesi Tıbbi Ekoloji ve Hidro-Hlimatoloji  Ana Bilim Dalı  heyet raporlarına göre;
  • Kemik Hastalıkları,Kemik Erimesi ve Diş Çürüklerinin Tedavisinde : Ortopedik ameliyatlar sonrası tedaviler, eklem ve mafsal ağrıları,kireçlenme ve romatizmal hastalıklar (özellikle yumuşak doku ve dejeneratif hastalıklar)
  • Mide ve Bağırsak Hastalıkları Tedavilerinde : Gastrit, ülser, mide kasılmaları ve yanmaları. Bağırsak tembelliğinin giderilmesinde etkilidir.
  • İdrar Yolları Hastalıkları Tedavilerinde : Kronik idrar yolları enfeksiyonları. (Prostat, kısırlık, sistik v.s.)
  • Sinirsel Hastalıkların Tedavisinde : Stres ve depresyona bağlı psikolojik hastalıkları iyi gelmektedir.
  • Kalp ve Damar Hastalıkları Tedavisinde : Tansiyona bağlı hastalıkların tedavisinde yardımcıdır.
  • Gut Hastalığı Tedavisinde,
  • Şeker Hastalıkları Tedavisinde : Vücuttaki yaraların kısa sürede iyileştirilmesi ve damar daralmalarının gevşemesinde etkilidir.
  • Kadın Hastalıkları Tedavisinde : Müzmin kadın hastalıkları ve kısırlık tedavisinde destekleyicidir.
  • Beslenmeye Bağlı Flor Eksikliğinin Tedavisinde : Hamilelerde,diş hastalıklarında,diş eti problemlerinde ve kemik erimesinde faydalıdır.
Konaklama :
  • Kaplıcaların 10 moteli, 1 oteli, 10 pansiyonu ikisi kapalı olmak üzere 3 yüzme havuzu, lokantası, çay bahçesi, araç parkı bulunmaktadır.
  • Termal Sulu Banyo, Balkon, TV, Uydu Tv, duşakabin, wc, saç kurutma makinası, buzdolabı, telefon, kablosuz internet bağlantısı, mutfak ekipmanları ve balkon masa, sandalye ve sınırsız internet (wireless) mevcuttur.
  • Fitness
Bağlantılar : Bingöl Kaplıcaları



YOLÇATI KAYAK MERKEZİ

Adres

Yolçatı - Yolçatı – Bingöl – Telefon : 0 216 348 92 50 - Fax : 0 216 348 92 63

Konumu

Doğu Anadolu Bölgesi'nde Bingöl'ün yanı başındadır. Şehir merkezine olan uzaklığı 25 km' dir.

Sezon

Kayak sezonu Aralık ayında başlar ve Mart ayına kadar devam eder.

Pistler

Pist uzunluğu 1000 metre olup acemi ve ileri düzey kayakçılar için güzergahlar bulunmaktadır. Alt istasyon 1650 üst istasyon 1890 metredir. Ortalama meyil % 25'dir. Uzunluğu 925 m. olan 500 kişi/saat kapasiteli, teleski tesisi bulunmaktadır.

Konaklama

50 yatak kapasiteli bir kayak evi bulunmaktadır. Sağlık ve diğer hizmetler için Bingöl şehir merkezinden faydalanılmaktadır.

Ulaşım

Bingöl, Ankara'ya 916, İstanbul'a 1313 km. uzaklıktadır. Her gün çeşitli illerden karşılıklı otobüs seferleri bulunmaktadır. Kayak tesislerine ulaşım özel araçlarla mümkündür.





KAVALIN ÖYKÜSÜ


Bingöl yaylalarının geniş otlaklarında, adım başı sürülere rastlanır. Her sürünün başında bir çoban, her çobanın elinde bir kaval vardır. Her kavaldan bir ses dökülür. Yanık yanık, uçsuz - bucaksız yaylalara. Bu ses, gönülden dökülür kavala, umutsuz bir aşkın yürek yürek içli nağmeleridir. Bir de efsanesi vardır çoban kavalının, bunu söyleşir herkes Bingöl yaylalarında.
Anadan öksüz, babadan yetim, kimsesiz, şıvgın vücutlu, yağız benizli bir genç, çoban olmuş, katmış sürüsünü önüne, inmiş Bingöl yaylalarına. Derken koyunlar kuzulamış, kuzular meleşmiş, çoban hayatından memnun, yaşantısını sürdürüp giderken, bir gün Ağa'nın fidan boylu, kömür gözlü kızı, sürüye gelmiş, birkaç kuzu seçerek götürmüş. İşte ne olduysa o gün olmuş, çobanın yüreği yerinden oynamış, bağlarında köz köz ateşler yanmış, bir kara sevda onu yakmış kavurmuş. Ne yapsın, ne etsin? Derdini kimselere açamaz, açsa kimseler dinlemez. Sustukça aşkı alevlenmiş, alevlendikçe aşkı dayanılmaz olmuş. Varmış bir sulağın başına, çevresine bakmış kimsecikler yok, var gücüyle içini boşaltmış sulara:

Ekinler harman olsun,
Gönlüme ferman olsun,
Haber verim ağama
Derdimi derman olsun.

İçini dökmüş, sırrını söylemiş ya çoban, biraz olsun ferahlamış. Derken bu sulakta kamışları çobanlar kaval yapmışlar. Kavaldan dökülen içli, yanık sesler ağa kızının sevdasıyla yanıp tutuşan çobanın gönül iniltileriymiş.
Bingöl yaylalarının yanık kaval seslerini de geride bırakarak, eski Çapakçur kasabasının yanında kurulan, şimdiki Bingöl şehrine geliyoruz. Murat suyuna karışan Göynük çayı buradan geçer. 24 kilometre güneyde, Genç ilçesiyle Elazığ - Tatvan demiryoluna bağlanır. 1937 yılında il merkezi olan Bingöl, son depremden sonra, yeniden kuruluyor. Eskisinden daha güzel, daha modern...
Söz burada biter, ama Bingöl bitmez. Bingöl, efsaneleriyle konuşur, türküleriyle konuşur. Bingöl kültüründe öz, folklorda sözdür.

+
Mehmet Önder - Şehirden Şehire (Efsaneler, Destanlar, Hikayeler) - Yapı Kredi Bankası - Kültür Yayınları

BİNGÖL'DE BAHAR


Bingöl'de "ab-ı hayat" arana dursun, biz inelim Bingöl'ün, göz alabildiğine yeşil, ünlü yaylalarına. Gerçekten de Bingöl yaylaları, ilkbaharda bir yer yüzü cennetidir. Bingöl'de bahar, bir başka bahar. Bingöl baharını yaşayan, renklerden, çiçeklerden, kokulardan esinlenen nice ozanlar, Bingöl'ün baharına özlem duyarlar. Bakınız şairimiz Feyzi Halıcı "Bingöl'de Bahar" şiiriyle bu özlemi nasıl dile getirir:

İstanbul'da köprü üstü
Herkesin bir işi vardır.
Uzakta, çok uzaklarda
Şimdi Bingöl'de bahardır.

Mavi mavi aynalardır.
Günüm, güneşim, hasretim,
Suya belendi kasvetim
Şimdi Bingöl'de bahardır.

Saadet yakında değil,
Dağlarda bir avuç kardır.
Nerde renkli kalemlerim?
Şimdi Bingöl'de bahardır.

Y'r, pul pul durdu içime,
Cemre düşürdü içime,
Kimseler farkında değil,
Şimdi Bingöl'de bahardır.

Gayri zamanın seyridir,
Benim derdim apayrıdır .
Kulağımda o türkü hep
Şimdi Bingöl'de bahardır.

+
Mehmet Önder - Şehirden Şehire (Efsaneler, Destanlar, Hikayeler) - Yapı Kredi Bankası - Kültür Yayınları

ÖLÜMSÜZLÜĞE GİDEN YOL : BİNGÖL

Aldık kalemi ele, düştük yola. Döne dolaşa geldik Bingöl'e. Sorduk, soruşturduk dinlediklerimizi bir bir size anlatalım diye. Öyle çok efsane dinledik ki Bingöl'de, bir değil, bin tane. İsterseniz önce adından başlayalım, birkaçını bu diziye dökelim:
Bingöl'de sıra dağlar, dağların üzerinde de büyüklü küçüklü sayısız krater gölleri var. Derler ki:
Bir zamanlar, Bingöl dağlarında sefere çıkan bir bölük asker, içecek su bulamaz, karşıdan gelen ikinci bölüğe suları olup olmadığı sorarlar. Onlar da, karşıdaki dağın ardında bir göl gördüklerini, oradan su alabileceklerini söyler. Bölük, dağın tepesine ulaşınca, aşağıda bir değil, pek çok gölün bulunduğunu görerek, seslenirler:
- Burada bir değil, bin göl var!...
O günden sonra, bu dağlara "Bingöl" derler.
Efsanelere göre, bu göllerden biri, insanı ölümsüzlüğe götüren "ab-ı hayat" yani "hayat suyu" dur. Ama bu hangi göldür, bilinmez. Yıllar yılı aranır, durur, bulunmaz.
Bir zamanlar, bu dağlarda avlanan bir avcı, bir keklik avlar. Kanlı kekliği buradaki göllerden birinde yıkar, tüylerini yolar, torbasına atarak köyüne döner. Evine geldiği zaman torbayı açar, açmasıyla keklik "Pırrr." Diye uçar, gider. O zamanla anlar ki kekliği yıkadığı göl, "ab-ı hayat" tır. Koşar dağlara. Şu göl senin, bu göl benim arar da arar, bir türlü bulamaz. O gün bugündür, ararlar da bulamazlar 'b-ı hayat gölünü. Yılda bir kez "Hızır Peygamber" in, "'b-ı hayat" gölünde yıkandığı, abdest tazelediği söylenir. Ama ne zaman, hangi gölde bunu kimse bilemez. Bilinmemesi için de, Tanrı bir değil, bin göl yaratmış burada, derler.
Evliya Çelebi, gezileri sırasında, Bingöl'e de uğrar, bir çok gölleri, adlarıyla defterine yazar. Bu göllerden bazılarının suyunu içen hastaların iyileştiğini söyleyerek der ki:
- İçlerinde Harem gölü dirler bir göl vardır. Burada yıkanan avretler semiz ve iri olurlar. Doğururken asla acı çekmezler. Er gölü vardır, şekerden lezizdir. Ballı göl vardır, sabah vakti kenarında kudret helvası bulunur. Salbaş gölü vardır, birkaç kere içenin başı sallanır. Kerkis gölü vardır, bu gölden bir adam içse, ak sakallı pîr olur. Şor gölünden yeter miktar su alınsa, yemeğe konsa, 'l' leziz olur. Bundan gayri göller, ab-ı hayat'tan nişan verir. Tatlı sular olup, esvap yıkanırken sabuna lüzum kalmaz. Amma, 'b-ı hayat gölünü kimse bilmez... 
Köroğlu'nun da bir gün, yolunun buralara düştüğü, Kıratının bu sulardan içtiği söylenir.
Hatta bir kez, Köroğlu, 'b-ı hayat'ı bulmuş, tam içeceği sırada, bir fırtına kopmuş, göl coşmuş, köpürmüş; Köroğlu avuçladığı bir köpüğü ağzına götürmüş. Ondan sonra yiğitliği ölümsüz olmuş. Eğer sudan içseymiş, Hızır gibi o da ölümsüzlüğü ulaşacak, dünya durdukça yaşayacakmış, derler. Kırat'a gelince o bu dağlarda yaşarmış, ama kimse göremezmiş...

+
Mehmet Önder - Şehirden Şehire (Efsaneler, Destanlar, Hikayeler) - Yapı Kredi Bankası - Kültür Yayınları

YEDİSU



Bingöl iline bağlı bir ilçedir. Eski ismi Çerme'dir.
İlçe nüfusu : 2.835
Şehir nüfusu : 1.317
Köy ve belde nüfusu : 1.518
Yüzölçümü : 426 km²

Tarihçe

İlçe, 200 yıllık bir tarihi geçmişe sahiptir. 1951 yılına kadar Çerme köyü olarak, 1951 yılından sonra Kiğı ilçesine bağlı Çerme Bucağı olarak idari taksimatta yerini aldığı görülmektedir. 1970 yılında YSE Müdürlüğünce Çerme merkezinde yapılan ve yedi musluk ihtiva eden çeşmeden dolayı Yedisu ismini almıştır. Yedisu ilçesi, 20 Mayıs 1990 tarih ve 20523 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 9 Mayıs 1990 tarih ve 3644 sayılı "130 İlçe Kurulması Hakkındaki Kanun"la kurulmuştur.

Coğrafya

İlçenin yüzölçümü 426 km2'dir. İl yüzölçümüne oranı yüzde 5.24'tür. İlçe merkezinin deniz seviyesinden yüksekliği 1500 metredir. İl merkezinden uzaklığı 124 km'dir. İlçe dağlık ve sarp bir arazi yapısına sahiptir. Doğusunda Çavuşlu Dağı, güneyinde Şeytan Dağı (2.906 m.) batısında Bağır Dağı, kuzeyinde Koşan Dağları (3.078 m.) bulunmaktadır.

Nüfus

İlçenin nüfusu 2000 genel nüfus sayımına göre 3623'dir. Bunun 1973'si ilçe merkezinde, 1650'i ise kasaba ve köylerde yaşamaktadır.

İdari yapısı

İlçenin bir belediyesi, 14 köyü ve 64 mezrası mevcuttur. Belediye sınırları içinde kalan mahalle muhtarlığı sayısı ise 4'tür.

Yedisu ilçesinin köyleri

Akımlı | Ayanoğlu  |  Dinarbey  |  Elmalı  |  Eskibalta  |  Gelinpertek  |  Güzgülü  |  Kabayel  |  Karapolat  |  Kaşıklı  |  Şenköy  |  Yağmurpınarı  |  Yeşilgöl

Bağlantılar

YAYLADERE


Tarihçe

Yayladere; M.Ö. 2100 yıllarında Komukların ve Hurrilerin daha sonra Hititlerin, Urartuların, Perslerin, Romalıların yönetimlerinde kalmıştır. 1071 Malazgirt Savaşı'ndan sonra Selçukluların, 1080-1201 yılları arasında Saltuk oğullarının, 1473 tarihine kadar Uzun Hasan'ın hakimiyeti altında kalan ilçe toprakları, 1514 Çaldıran Savaşı'ndan sonra Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılmıştır.
Holhol olan eski adı 1959 yılında Yayladere olarak değiştirilmiştir. Adaklı ilçesi ile birlikte 1987 yılında aynı kanunla ilçe statüsüne kavuşturulmuştur. İlçenin yüzölçümü 419 km² dir. Bu da il yüzölçümünün %5.16'sıdır. İl merkezinden uzaklığı 110 km'dir. Deniz seviyesinden yüksekliği ise 1550 metredir.
İlçe merkezi dışında belediye bulunmamaktadır. İlçenin 20 köyü, 80 mezrası bulunmaktadır. Belediye sınırları içindeki mahalle muhtarlığı sayısı ise 6'dır. 1997 Genel Nüfus Tespitine göre, ilçenin toplam nüfusu 3 274'tür. Bu nüfusun yüzde 88.52'si ilçe merkezinde, yüzde 11.48'i de kırsal kesimde yaşamaktadır. Km² başına 8 kişi düşmektedir.

Coğrafya

Sülbüs Dağı: İlçenin Kuzeybatısında bulunan rakımı 2884 m olan bir dağdır. Dağın güneybatı tarafında ilk zirvesi bulunmakta asıl zirve batıda bulunmaktadır. Güneybatı yamaçlarının alt kısımları ağaçlarla kaplıdır. Genel olarak çıplak bir dağdır. Dağın güneyinde bulunan küçük tepenin ismi Sülbüs Tepedir. Dağın zirvesinde bir kale direği bulunmaktadır. Temmuz aylarında bu bölgede Sülbüs Festivali düzenlenmektedir.
Taru Dağı: İlçenin batısında bulunan rakımı 2478 m olan kayalık bir dağdır.

Nüfus

İlçenin nüfusu 2000 genel nüfus sayımına göre 4050'dir. Bunun 3136'si ilçe merkezinde, 914'i ise köylerde yaşamaktadır.
İlçe bağlısı olarak merkez hariç olmak üzere ilçe merkezine bağlı; 26 köy ve 80 mezradan oluşmaktadır.

Ulaşım

İlçenin ulaşımı ilçeye bağlı dolmuşlar tarafından yapılmaktadır. Pazar günü haricinde genellikle her köye ait dolmuşlar Elazığ / Karakoçan - Yayladere arasında çalışmaktadır.

Yayladere ilçesinin köyleri

Aydınlar | Batıayaz | Bilekkaya | Çalıkağıl | Çatalkaya | Çayağzı | Dalbasan | Doğucak | Güneşlik | Günlük | Kalkanlı | Korlu | Sürmelikoç | Yaylabağ | Zeynelli

Bağlantılar


> POPÜLER YAYINLAR