KAVALIN ÖYKÜSÜ


Bingöl yaylalarının geniş otlaklarında, adım başı sürülere rastlanır. Her sürünün başında bir çoban, her çobanın elinde bir kaval vardır. Her kavaldan bir ses dökülür. Yanık yanık, uçsuz - bucaksız yaylalara. Bu ses, gönülden dökülür kavala, umutsuz bir aşkın yürek yürek içli nağmeleridir. Bir de efsanesi vardır çoban kavalının, bunu söyleşir herkes Bingöl yaylalarında.
Anadan öksüz, babadan yetim, kimsesiz, şıvgın vücutlu, yağız benizli bir genç, çoban olmuş, katmış sürüsünü önüne, inmiş Bingöl yaylalarına. Derken koyunlar kuzulamış, kuzular meleşmiş, çoban hayatından memnun, yaşantısını sürdürüp giderken, bir gün Ağa'nın fidan boylu, kömür gözlü kızı, sürüye gelmiş, birkaç kuzu seçerek götürmüş. İşte ne olduysa o gün olmuş, çobanın yüreği yerinden oynamış, bağlarında köz köz ateşler yanmış, bir kara sevda onu yakmış kavurmuş. Ne yapsın, ne etsin? Derdini kimselere açamaz, açsa kimseler dinlemez. Sustukça aşkı alevlenmiş, alevlendikçe aşkı dayanılmaz olmuş. Varmış bir sulağın başına, çevresine bakmış kimsecikler yok, var gücüyle içini boşaltmış sulara:

Ekinler harman olsun,
Gönlüme ferman olsun,
Haber verim ağama
Derdimi derman olsun.

İçini dökmüş, sırrını söylemiş ya çoban, biraz olsun ferahlamış. Derken bu sulakta kamışları çobanlar kaval yapmışlar. Kavaldan dökülen içli, yanık sesler ağa kızının sevdasıyla yanıp tutuşan çobanın gönül iniltileriymiş.
Bingöl yaylalarının yanık kaval seslerini de geride bırakarak, eski Çapakçur kasabasının yanında kurulan, şimdiki Bingöl şehrine geliyoruz. Murat suyuna karışan Göynük çayı buradan geçer. 24 kilometre güneyde, Genç ilçesiyle Elazığ - Tatvan demiryoluna bağlanır. 1937 yılında il merkezi olan Bingöl, son depremden sonra, yeniden kuruluyor. Eskisinden daha güzel, daha modern...
Söz burada biter, ama Bingöl bitmez. Bingöl, efsaneleriyle konuşur, türküleriyle konuşur. Bingöl kültüründe öz, folklorda sözdür.

+
Mehmet Önder - Şehirden Şehire (Efsaneler, Destanlar, Hikayeler) - Yapı Kredi Bankası - Kültür Yayınları

> POPÜLER YAYINLAR