COĞRAFİ YAPI

Konum

Bingöl ili Doğu Anadolu bolgesi Yukarı Fırat bölümünde yer alır. Doğusu Muş, kuzeyi Erzurum ve Erzincan, batisi Tunceli ve Elazığ, güneyi ise Diyarbakır ile çevrilidir. Bingöl ili 41-39 doğu boylamları 39-38 kuzey enlemleri arasında yer alır.

Dağlar

Bingöl arazisi çok dağlıktır. Yükseklikleri 3000 metreyi asan dağlar bulunur. Dağlar üzerindeki yaylalar ve düzlüklerin yükseklikleri 2000 metreden aşağı düşmez. Ova niteliğindeki yerler bile 1000 metrenin üzerinde bulunmaktadır.. Bingöl ovasının dört tarafı dağ sınırlarıyla çevrilidir. Dağların yüksek kısımlarını  doruklar, buzul golleri etek kısımlarını ise morun kalıntıları kaplar. Dağlar genellikle seyrek ormanlık olup, güney bölümlerinin bazı kısımları çıplaktır. Meşe ormanları dağların 1800 metreden aşağı kısımlarında görülür.
Volkanik sahaların en çok rastlandıgı yer Göynük suyu ile Peri suyu arasındaki bölgedir. Volkanik olan bu bölge çukurluk ve yükseltileriyle dağların genel durumunu bozacak niteliktedir.. Ayrıca buradaki dağların bünyesinde kısmen bazalt türünden akıcı, kısmen andezit tipinde kıvamlı lavlar büyük yer tutar. Üçüncü zaman sonlarındaki tektonik olaylar neticesinde kırılmalardan sonra yeryüzüne çıkan lavlar bir örtü gibi etrafa yayılmıştır. Bu arada bazı kırılmalar sonucunda bu örtünün bazı kütleleri çökmüş, bazıları ise yükselmiştir. Bingöl dağları bu zamanlarda oluşmuştur.

Başlıca Dağ ve Tepeler

Dağın Adı / Yükseklik
Bingöl Dağı : 3250 mt.
Genç Dağı : 2940 mt.
Şeytan Dağı : 2906 mt.
Şerafettin Dağı : 2544 mt.

Ovalar

Bingöl'de dağlar orta kısımlarda birbirinden uzaklaşarak genişlemiş ve bu genişleyen yerde Bingöl ovası meydana gelmiştir. Ova şehrin güney doğusuna doğru hafif  eğilimle alçalarak devam eder. Bu ovayı bir çok akarsu parçalamıştır. Ayrıca Gayt suyu ile Çapakçur deresinin sürükledikleri çakıllar ovanın bir kısmını kaplamıştır. Ovanın yüzölçümü yaklaşık 80 km2 dır Deniz seviyesinden yüksekliği ise 1150 metredir. Bingöl ovasından başka Genç, Karlıova ve Sancak ovaları gibi küçük ovalarda vardır.

Akarsular

İl sınırları içindeki uzunluğu bakımından en önemli akarsu peri suyudur. Toplam 258 km. uzunluğa sahip peri suyunun il içindeki uzunluğu ise 112 km. dır . Elazığ'da yeşildere civarında Fırat nehrine karışır.
Murat Nehride İlin önemli akarsularından biridir. Vangolunun kuzeyindeki Aladagdan doğar.Bingöl içindeki toplam uzunluğu 96 km.dir. Fırat nehrine karışır. Murat nehrinin bir kolu olan Göynük suyunun başlangıç ve bitiş noktaları il sınırları içinde kalmaktadır.Genç ilçesi yakınlarında Mendo suyu ile birleşerek Murat nehrine karışır.

Göller

Bingöl’de büyük göl yoktur. Ancak çok sayıda küçük gol vardır. Bu göllerin en önemlileri de şunlardır: Kerkis gölü, Zirlir gölü, Sar gölü, Er gölü, Haren gölü, Killi göl, Manastır gölü, Belli göl, Karlı göl ve İçme gölüdür.

Jeolojik Yapı

İl sınırları içinde arazi oldukça engebeli ve yüksektir. Denizden ortalama yüksekliği 1250 metredir. Dağlar çok geniş bir alan kaplar. Türkiye’nin deprem zonları incelendiğinde ilimizin bulunduğu yerden kuzey-doğu ve güney-bati yönünde uzanan bariz fay hatlarının geçtiği görülür. Bölgede çeşitli istikametlere doğru uzanan fay çizgilerine rastlanır.

İklim

Bingöl ili iklim yönünden ilçelere ve topografik duruma göre değişiklikler göstermektedir. Özellikle merkez ve Genç ilçelerinde iklim diğer ilceler göre yumuşak geçmektedir. Buna rağmen il genelinde kara iklimi hüküm sürer. Yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve sert geçer. Yağışlar kisin kar halinde ilkbahar ve sonbahar mevsimlerinde ise yağmur halinde görülür.

1971 Bingöl Depremi

İlde bugüne kadar çok sayıda deprem meydana gelmiştir. 22.05.1971 tarihinde Richter ölçeğine göre 7.1 şiddetinde  bir deprem meydana gelmiştir. Bu deprem 906 kişinin ölümüne, 1157 kişinin de yaralanmasına neden olmuştur. Depremden sonra yapılan hasar tespit çalışmaları sonucunda 3960 konutun yıkıldığı, 6950 konutun ise ağır hasar gördüğü tespit edilmiştir.


2003 Bingöl Depremi

Bingöl'de çalışan bilim adamlari 1 Mayıs 2003 günü saat 03.27'de meydana gelen 6.4 büyüklüğündeki depremin merkez üssünün Hanoçayırı Mezrası olduğunu söylediler. Toprağın büyük değişime uğradığı Hanoçayiri Mezrası’nda 2.5 kilometre uzunluğunda derin bir yarık ve 30 metre eninde ve 5 metre derinliğinde dev bir çukur oluştu.

Bingöl depremini yaratan fay hattının geçtiği merkeze bağlı Sudüğünü Köyü'nün Hanoçayırı Mezrası’nda inceleme yapan Ortadoğu Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü'nden Prof. Dr. Erhan Karaesman da Hanoçayiri'ndaki yarığın Erzincan, Tunceli, Karlıova (Bingöl), Varto (Muş) fay hatlarının buluşma noktası olabileceğini söyledi. Yaklaşık bir kilometrelik alanda kaymalar, yarıklar oluştuğuna işaret eden Prof. Dr. Erhan Karaesman, ‘‘Bingöl depremi, yüzeyden 5-10 kilometre derinlikte oldu ve 17 saniyeden fazla sürdü. Deprem sırasında Hanoçayiri yakınlarında önemli belirtiler ortaya çıkmış. Geniş bir alanda toprak kaymaları, büyük yarıklar oluşmuş. Doğu Anadolu Fay Hattı’nın bu bölgeden geçtiginin kanıtı sayılabilir’’ dedi.

9'luk depreme eşit
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği bölümünden Prof. Dr. Ilyas Yilmazer ile Yard. Doç. Dr. Onur Köse başkanlığında 8 uzmandan oluşan ekip de incelemeleri tamamladı. Jeolojik hareketler ve yıkımların Bingöl depreminin merkezinin Hanoçayiri olduğunu gösterdiğine dikkati çeken Yrd. Doç. Dr. Onur Köse, ‘‘Karlıova, Varto gibi deprem merkezleri Bingöl'e yakındır. 220 yıldır üzerinde enerji biriken Yedisu fay hattı, önemli riskler oluşturmaktadır.’’ Atatürk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi'nden 4 kişilik bir heyetle deprem bölgesinde incelemelerde bulunan İnşaat Bölümü Öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. Salih Bayraktutan ise ‘‘Bingöl'de oluşan hasar, 9 şiddetindeki depreme eşit. Depremin etkisinin fazla olmasının nedeni isçilik hatasıdır’’ diye konuştu.

Köylüler : Yerden göğe alevler yükseldi
Depremin açtığı dev çukur ve uzun yarıkları görmeye gelen köylüler sanki deprem gecesini tekrar yaşadı. 12 haneli, 100 Nüfuslu Hanoçayiri mezrasında oturan Mehmet Barolay, gece sabaha karşı beşik gibi sallandıklarını, dışarı çıkmaya çalışmalarına rağmen yerlerinden kalkamadıklarını belirterek söyle dedi: ‘‘Yerin altında korkunç sesler geliyordu. Çocuklarımı alıp dışarı çıkmak istedim, ancak olduğum yere çakılıp kaldım. Pencere kenarına doğru zorlukla gidip dışarı baktığımızda karşı tepenin altında gökyüzüne doğru alevler yükseliyordu. Yer adeta kaynıyordu. Dağların birbirine gireceğini sandım. Büyük bir patlamadan sonra ses kesildi.’’

Yine mezra halkından Sabri Bozyay da geceyi söyle anlattı: ‘‘İlk basta kıyamet koptu sandık. Evlerin biraz ötesinden garip sesler duyuluyordu. Sanki yer yarılıyordu. Gün aydınlandığında mezranın önündeki arazide bir gariplikler olduğunu tahmin ettik. Hemen koşuştuk. Önce gözlerimize inanamadık. Çayırlarda dev yarıklar oluşmuş. İnsanlar içine girebilecek genişlikte ve derinlikte olan yarıkları görünce korktuk. Yarıkların biraz ötesinde ise çayır adeta bulgur gibi kaynamış.

> POPÜLER YAYINLAR