Bingöl’de mahalli el sanatları daha ziyade dokuma ve
örgücülüğe dayanmaktadır. Zira Bingöl ve yöresinde halkın en önemli kaynağı
hayvancılık olduğu için geleneksel el sanatlarında da bu unsurun tesirini
görmek mümkündür.
Dokuma ve örgücülüğün yanında, ağaçtan ve topraktan yapılan
el sanatları da yaygınlık göstermektedir. Ancak bugün geleneksel el sanatları
gelişen teknoloji ve şehirleşmeyle birlikte yavaş yavaş yok olma eşiğindedir.
İnsan elinin emeğiyle yapılan sanatlar yerini makinelere bırakmak zorunda
kalınca el sanatları da işlerliğini kaybetmiştir.
Yalnız Bingöl’de (bilhassa kırsal kesimlerde) hala mahalli
el sanatlarına rastlamak mümkündür. Özellikle dokuma ve örgücülük az da olsa
çömlekçilik varlığını korumaktadır. Kent merkezlerinde halı dokuma tezgahları
ve kursları açılarak halıcılık faaliyetleri bir plan çerçevesinde
sürdürülmektedir. Kırsal muhitlerde ise halk öncelikle kendi ihtiyaçlarını
karşılamak amacıyla halı, kilim, palas, çorap, eldiven, heybe, keçe ve
çömlekçilik ile ağaçtan yapılan tahta kaşıklar, hamur tekneleri, oklava ve
kaval gibi mamulleri geleneksel olarak kendi el becerisi ve sanat zevki ile
üretmektedir.
Bingöl’de özellikle kırsal kesimde yaptığımız inceleme ve
gözlemler neticesinde en yaygın olarak sürdürülen mahalli el sanatlarını
yapıldıkları malzemelere göre nazarı dikkate alarak şöyle sınıflandırmak
mümkündür.
A / HAYVANSAL ÜRÜNLERDEN YAPILAN EL SANATLARI
Halkın çoğunun bu
yörede hayvancılıkla uğraştığını ve dolayısıyla da hayvansal ürünlerden
faydalandığı bilinmektedir. El sanatlarında dokuma ve örgücülük için hayvanın
yününden yararlanılarak üretilen başlıca ürünler şunlardır:
HALI
Bingöl’de halıcılık
işi genellikle sonbahar ve kış aylarında devam eder. İlkel dokuma tezgahlarında
üretilen halıların yanı sıra son yıllarda Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünün
açmış olduğu halıcılık kurslarında modern tezgahlarda çağa uygun, kaliteli halı
üretimine başlanmıştır. Halk Eğitim kurslarında özellikle Hereke ve Isparta
tipi halı çeşitleri dokunmaktadır. Üretilen halının kalitesi kullanılan yünün
cinsi, dokunuştaki incelik ve maharet, desen ve boyamalardaki estetiğe göre
değerlendirilir. Bingöl halılarında hakim olan renk kırmızıdır. Halılarda
kullanılan motif ise daha çok çiçek, deveboynu, elibelinde, geometrik şekiller
ve diğer bitkilerin şekilleri motifleridir. Halının yapımında kullanılan yün
ise iyice temizlendikten sonra çıkrıklar ve kirmanlarla kullanışlı hale
getirilip dokumada kullanılır.
KİLİM
Yöre insanının
yüzyılların verdiği tecrübe ve maharetle ürettiği Bingöl kilimlerinde tabiatın
güzellikleri ve renk cümbüşleri bir estetik anlayış ve sanat zevki hakimdir.
Kilimlerde güneşin doğuşu canlı hayvan resimleri bitki motifleri ve simetrik
veya geometrik desenler kullanılır. Kilimin yapımında kullanılan yün tabii
renginde yada yerli boyalarla boyanarak uygun hale getirilir. Kilimin
dokumasında halıdan farklı olarak ilmikler atılmayıp çözgü iplerinin arasında
masura geçirilir ve kerkitle sıkıştırılır. İmal edilen kilimler oda süslemeleri
yatak örtüleri ve namazlık olarak kullanılır.
HEYBE
Umumiyetle omuzda,
at, eşek vb. yük hayvanlarında yük taşıma aracı olarak kullanılan heybe
birbirine yapışık iki torbadan ibarettir. Eşya ve yük taşımak için
yapıldıklarından dokumaları çok sağlam olarak yapılır. Yörede atın terkisinde
eğere bağlanır.
Heybe, palas ve kilim
parçalarından yapılır. Tezgahı basit olup, kilim ve palas tezgahlarında
dokunur. Çözgü ipleri yünden ve keçi kılından olur. Desenleri kilim ve palas
desenlerinden pek farklı değildir.
KEÇE
Beyaz veya kırmızı
kuzu yününden yapılır. Yapımına geçmeden önce yün ayıklanıp yıkanır. Güneşte
kurutulan yün kilim üzerine serilir. Serme işlemi sonrası kilim ile beraber
rulo yapılır. Rulo yapılan yün ısıtıldıktan sonra düz bir zemin üzerinde güçlü
ve kuvvetli dört erkek tarafından bir gün devamlı ara vermeksizin ayaklarla
yuvarlanarak dövülür. Dövülme işinden sonra rulo açılır düz bir zemin üzerinde
kurutulmaya bırakılır. Yapılan keçe evlere üzerinde oturmak için serilir. Bunun
dışında dikdörtgen biçiminde dikilip soğuk günlerde çobanlara giydirilir.
ÇORAP
Genellikle koyun
yününden yapılır. Çorapların üzerinde halkın zevk ve sanat anlayışını yansıtan
motifler kullanılır. Renk olarak en çok beyaz renkte olan çoraplar siyah ve
kırmızı yünden de yapılmaktadır. Motif olarak bitki, hayvan ve eşyalarla ilgili
şekiller ve simgeler kullanılmıştır.
Çorap yapımına üç
şişle başlanır. Yapılışı 4cm’ye ulaştığı zaman şiş sayısı beşe çıkarılır.
Yörede kış şartları şiddetli ve uzun sürdüğü için hemen hemen her evde çorap
örme işi yapılır. Çorapların ağız kısmına istenilirse püsküllerde takılır.
ELDİVEN
Eldivenin örümü de
çorap örümü gibidir. Çoraplar ya beş parmakla örülür yada tek çıkıntılı olarak
örülür. Genelde beyaz ve kahverengi kullanılıp, sade veya desenli de
yapılabilir. Desen olarak genelde çiçek şekilleri veya diğer bitki şekilleri
kullanılır. Parmak uçlarına ve ağız kısımlarına da istenilirse püsküller
takılarak süs verilebilir.
Yukarıda
belirttiğimiz dokuma ve örgücülükten başka Bingöl’de kadınların ve genç
kızların yaptıkları elişleri de oldukça yaygınlık göstermektedir. Özellikle
simle kumaşlara işlenen süsleme biçimi ile yazma ve yemeni uçlarına, laçık
uçlarına yapılan çiçek motifli oyalar yörede sıkça rastlanan diğer el
sanatlarıdır. Ayrıca el yapımı masa örtüleri, sehpa örtüleri gibi dantele
dayanan ürünler de dikkati çekmektedir.
B / AĞAÇTAN YAPILAN EL SANATLARI
Ağaç işçiliğine
dayanılarak yapılan el sanatları içinde en çok dikkati çekenler şunlardır:
DEKİK
Bingöl’e özgü olup
“dekik” olarak tabir edilen bir tür çoban çalgısıdır. Çok eskilerden beri
Bingöl’de yapıldığı söylenen dekik, top biçimindeki yuvarlak bir ağaç
parçasının içinin oyulması suretiyle yapılır. İki yanında iki delik olup
bunlardan bir sigara kağıdı ile kapatılarak nefesle çalınır. Böylece ahenkli
bir sesi çıkarması sağlanmış olur. Dekik özellikle Genç ilçesi Çaytepe ve civar
köyleri ile Kiğı ilçesi köylerinde hala yapılmaktadır.
KAVAL
Türk halkının
müziğinde kullanılan üflemeli bir çalgı olan kaval dilli ve dilsiz olmak üzere
iki biçimde yapılır. Gürgen ve şimşirden yapıldığı gibi kamıştan da yapılır.
Gürgen ve şimşirden yapıldığı gibi kamıştan da yapılır. Özellikle çoban çalgısı
(zel) olarak yörede çokça kullanılırı. Eski devirlerde ildeki ustalarca sıkça
yapılmasına rağmen günümüzde bu el sanatı da giderek zayıflamaya azalmaya
başlamıştır. Kaval Anadolu’nun pek çok ilinde olduğu gibi Bingöl’de de halkın
muhayyilesinde, sanat anlayışında mühim bir yere sahiptir. Zira bir çok hikaye
ve efsanede bahis mevzu olur. “Kara Koyun” efsanesinde çoban bolca tuz
yedirilen ve birkaç gün susuz bırakılan kara koyunu su içmekten caydırmak ve
ağanın güzel kızını almak için kavalını ustaca alıp herkesin olamayacak bir şey
dediğini yapmayı başarır. Kavalıyla, duygu dolu ezgileriyle kara koyunu
etkileyip su içmekten vaz geçirir.
KAŞIK - KEPÇE
Kaşık ve kepçeler
önce kaba şekilde kesilip, yontulmuş ağaçlardan yapılır. Daha sonra üzerleri
işlenip cilalanır. Ancak bu işlemeli ve cilalanmış kaşıklar zamanla yerlerini
sade, desensiz tahta kaşıklara bırakırlar. İşlemeli olanlar daha ziyade sergi
için veya vitrinlik eşya olarak kullanılmak için yapılırlar. Yöredeki köylerin
çoğunda hala tahta kaşık ve kepçeler yapılıp mutfak aksesuarında yerlerini
muhafaza etmektedirler. Fakat
modernleşme ve sanayileşme ile birlikte artık eskisi gibi tahta kaşık ve
kepçeler el emeği göz nuru ile üretilmeyip geleneksel özellikleri yavaş yavaş
yitirmeye başlamıştır. Metal kaşık, çatal ve kepçe gibi mamuller yaygınlık
kazanmıştır.
Ayrıca Bingöl’de bu
ağaç işlemelerinin yanında yağ, bal ve hamur tekneleri ile yöreye özgü imal
edilen çeyiz sandıkları da yapılırdı. Özellikle Cumhuriyet öncesinde bu el
sanatları halkın ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olarak yapılırdı. Bu el
sanatları içinde bilhassa çeyiz sandıkları ustaların ince sanat anlayışı ve
yılların verdiği tecrübe ile çok estetik
bir görünümde imal edilirdi. Değişik desenler ve oymacılık motifleri
işlenip istenilirse boyalanarak kullanıma hazır hale getirilirdi.
Yine yörede çocuklar
için ağaçtan yapılmış araba, beşik ve oyuncaklar ile çiftçilikle uğraşan halkın
ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olarak saban, döven, harman savurma v.b.
tarım aletleri de çokça yapılan el sanatlarındandır. Kırsal yerleşim
birimlerinde bu el yapımı mamullere hala
rastlamak mümkündür.
C / TOPRAKTAN YAPILAN EL SANATLARI
Topraktan yapılan el
sanatları kullanılabilecek ve kolaylıkla yoğrulup şekillendirilebilecek özel
bir çamurdan yapılır. Yumuşak ve işlenebilir halde bulunan toprağa çeşitli
teknikler uygulanarak bazı biçimler verilir. Bu tarz malzemenin kullanılmasıyla
yapılan el sanatları içinde çömlekçiliğe dayanan çeşitli boy ve biçimlerde
destiler, küpler, tava ve tencereler ile toprak ve taşın malzeme olarak
kullanılmasıyla yapılan ekmek tandırları dikkati çekmektedir.
TANDIR
Halkın ihtiyacına
yönelik olarak topraktan ve taştan yapılan ekmek tandırları bir tür fırın
görevi görmektedir. Tandırda pişirilen ekmeğin kendine has bir lezzeti vardır.
Hala bir çok kırsal kesimde olduğu gibi kent merkezlerinde de bu tandırlara
rastlamak mümkündür.
Çömlek yapımında olduğu gibi
tandır için de kolay yoğrulup şekil alabilecek özel bir toprak kullanılır. Bu
toprak yoğrulup içine biraz da saman karıştırılarak dayanıklılığı ve
yapışkanlığı sağlanmış olur. Yoğrulan çamur çubuklar halinde üst üste dizilerek
kaynaştırılıp 70-80 cm civarında bir yükseklikte çanak haline getirilir. Bu
çanak ağız kısmından dibine doğru genişliği artacak şekilde olup, tabanında da
ön tarafa doğru bakan bir tünelciği vardır. Bu tünelcikten tandırın külü
alınır, temizliği yapılır. Yapılan bu tandır çanağının etrafı taşlarla örülerek
yapısı korunmuş olur. Ekmek pişirilmek istendiğinde tandır odun, tahta gibi
yakacaklarla ısındırılır. Normal bir sıcaklığa sahip olan tandırın iç kısmına,
çanağına hazırlanan ekmeklik hamur ıslandırılarak yapıştırılır. Bu şekilde
ekmekler tandırın çanağında odun ateşi ile pişmiş olur.